Dünyalar güzeli bir evlat vahşet kurbanı oldu. Anaların yüreği sızladı, babalar sessizce yumruklarını sıktı . Yaşıtı kızlar korkuyla titredi. Aslında çok çok yıllardır yaşadığımız, belki
de varoluşumuzdan beri karşı karşıya olduğumuz ve çoğunlukla sustuğumuz,
sakladığımız gerçekler patladı bir anda. Hemen her kadının başına gelmiş irili ufaklı bir sürü hikaye ,
anı döküldü dillerden . İnsanlık değil dendi, canilik bu dendi. Söylendi de
söylendi. Gerçekte insanlık ilk defa bir babanın öz kızına tecavüz
ettiğinde bitmişti.
Maalesef eminim ki şu anda bile kimbilir kaç kadın tecavüze
uğruyor, istemediği, karşı
koyduğu birçok şey için zorlanıyor, dövülüyor, sövülüyor. Ve kadın öldürülüyor.
Yaşam tarzı , giyimi , kuşamı , yüzü , gözü her ne şekilde olursa olsun sadece kadın olduğu için cinsel obje olarak görülüyor. Sokakta rahatça yürüyemiyor, toplu taşım araçlarında huzurlu olamıyor. Her an bir tacize maruz kalma durumu yaşayabiliyor.
Ortada bir suç durumu varsa , hep önce kadında işaretler aranıyor, efendim işte beyaz pantalon giymişti de , efendim işte askılı bluzla geziniyordu da ... rujuymuş, gözüymüş, kaşıymış.... Falanlar filanlar yani... Tüm bunlar tahrik unsurlarıymış. Nasıl bir hormon sistemiyse, nasıl bir güçsüzlükse ... Nasıl bir beyinsizlik, nasıl bir kontrolsüzlük... Çok anlamıyorum ama çok acıyorum bazılarına .. Benim saçımın telinden tahrik oluyorsan bana ne kardeşimmm , senin sorunun ....
Şimdi bunu okuyan güzel hanımlar soruyorum size ; siz hiç sokakta yürürken çok yakışıklı bir erkeğe gözünüz ayırmadan baktınız mı? Defalarca dönüp dönüp ağzınızdan güzel (!) kelimeler döküldü mü ? Otobüste, kalabalıkta yanınızdaki (yakışıklı veya değil) beyefendiye dokunma isteği duydunuz mu ? Ya da dokundunuz mu ? Kaç saniye dokunabildiniz ki ? Siz hiç gerçekte tanımadığınız bir erkeğe gizli numarayla telefon edip de nefes alış-verişinizi dinlettiniz mi ? Bindiğiniz dolmuşta en sona tek başınıza kaldığınızda şoför koltuğunda oturan delikanlıya aynadan bakışlar fıtlattınız mı ? Daha ileri bişeyler yapmış olmayı düşünemiyorum bile. Ben bunları yapmadım hiç. Hani belki pek yakışıklı biriyse şöyle bir bakmışımdır, sevap kazanma adına hani :)
En çok da bizim toplumumuzda doğduğu andan itibaren cinsiyet ayrımı var çoğunlukla.. Erkek daha bir bekleyen , dişi daha bir veren olarak yetiştiriliyor. Erkek sınırsız, dişi hep sınırlı ... Erkek güçlü, dişi narin. Erkek babasını örnek alıyor , dişi anasını ... Başka bir seçenek bilmiyor. Çünkü öğretilmiyor, çünkü eğitilmiyor. Babasının dayak attığını gören erkek çocuk sanıyor ki kadın dövülür... Ana kızını namusunu koruması için direktiflerle büyütüyor, erkeklere karşı hep koruması gerekiyor kendini.. Temiz kalmalı , kocasına saklamalı kendini. Çünkü erkek için iki kadın tipi var .. Eğlenilecek kadın , evlenilecek kadın .. Erkek evlada evlenilecek kadını bulması öğütlenirken eğlenilecek kadın yaratma denmiyor. Kadınları incitme, onlara istekleri dışında dokunma denmiyor. Hep aynı sonuç.. kadının namusu, erkeğin elinin kiri..
Bizler hep korkularla , yasaklamalarla büyütüldük. Hem kendimizi korumalıydık, hem namusa laf getirmemeliydik. Şans eseri iyi bir adama düşersek , iyi evlilikler yapabildik. İyi adamlara düşmesek bile bunları dile getiremedik. yaşanan herşey o çatı altında kalmalıydı çünkü. Ya dövüldük , sokağa atıldık . ya da öldürüldük. Dayanılmaz durumlara gelindiğinde ise herşeyden vazgeçip kaçmaya çalıştık ... Kaderimizle başbaşa bırakıldık . Sebep kadın olmamız. Sebep elimiz ekmek tutsa bile bu toplumun hükümlerine göre bir erkek pararlelinde yaşamak zorunda olmak. Evinde kocasından, babasından erkek kardeşinden bir şekilde taciz görüp de bunu açıklayamayan öyle çok kadın var ki. Bunların çoğu da yüksek tahsilli , sözüm ona eğitimli ...
Binlerce şükür olsun ki aile çatısının altında böyle şeyler yaşamadım . Rahmetli anneciğimin sağlığında hep kısıtlandım doğru ancak çocuğum olduktan sonra çok iyi anladım ki , annemin kısıtlamaları da beni bu toplumun çirkin mahluklarından korumak içinmiş. Evliliğimde ise bir dirhem taciz yaşamadım . Eşim dünyanın en hoşgörülü, en sakin insanı sanki. Her ilişkide olduğu gibi evlilikte de herşey karşılıklı , ben eşimin sınnırlarını hep bildim , hep saygı gösterdim , o da beni incitecek bir durum hiç yaratmadı çok şükür. Evet benim de bir erkek evladım var ... Onu özgüvenli, saygılı ve adaletli yetiştirmeye çalıştım.. En büyük örnek babamız oldu ona. Babası bana nasıl davranıyorsa o da sevdiğine öyle güzel bakıyor artık. O da evlatlarına insanlığın birinci kuralının bir diğer canlıyı incitmemek olduğunu öğretecek..
Anneler ne yaparlarsa toplum onu yapar yani. Anne öğrenirse diğerleri de öğrenir. Herşeyin sorumlusu eğitimsizlik yani.
Diliyorum ki bunlar son olsun . Diliyorum ki kızlarımız çantalarında biber gazları , çakılar değil , çiçekler , kitaplar taşısınlar.. Diliyorum ki vicdan sahibi, aklı-selim bireyler yetiştirebilelim ... Ve diliyorum ki kadın-erkek hakları eşitliği var olsun ...
photographed by Servan TURAN
www.servanturan.com