Pages - Menu

25 Şubat 2015 Çarşamba

ANTALYA'DA YAŞAYAN BLOG YAZARLARI VE TAKİPÇİLERİ BULUŞMASI - 25.02.2015


Bugün biz Antalya'da yaşayan blog yazarları ve değerli takipçilerimizden bir kısmı Antalya Crown Plaza Otel'de buluştuk. Havanın yağışlı olmasına rağmen 100 kişinin üzerinde bir grup oluşturduk. Etkinliğimizin hazırlığında desteğini, emeğini esirgemeyen tüm blogger arkadaşlarıma, güleryüzlü , samimi otel personeline çok teşekkürler. Etkinliğe katılan tüm takipçilerimize çok teşekkürler, ayaklarınıza sağlık, iyi ki geldiniz, sizleri orada görmekten çok büyük mutluluk duyduk. 


Otelin açık büfesi çok iştah açıcı ve zengindi. Eve gelince çektiğim fotoğraflara baktım da çoğu büfedeki yiyeceklermiş... :) Ayrıca bize özel temamıza uygun hazırlanan pastamızı da afiyetle yedik.. Tüm mutfak personeli ellerinize sağlıkk... 


 















Pastamızı sevgili arkadaşım http://www.nursevincelezzetler.com/ ile birlikte kestik. Dilerim tüm grup arkadaşlarımızla olan güzel birlikteliğimiz daha uzun yıllar sürer. 




Misafirlerimize kendi el emeğimizle minik hediyeler hazırladık, emeği geçen canım arkadaşlarıma teşekkürlerr.. 








Veee çekilişle takipçilerimizden bir kişiye naçizane bir hediyemiz oldu, kazanan arkadaşımız güzel günlerde kullansın .. 




Tam da sırası gelmişken grubumuzun yakışıklı prensi Kayra'mıza da bir maaşallah diyesim var... 





Ayrıca Gaziantep'ten etkinliğimiz için nefis bir tepsi fıstık sarma gönderen Fıstıkçıoğlu Sini Baklava'ya çok çok teşekkürler.. Tadı damağımızda kaldı ... 




En son olarak da keyifli sohbetlerin yapıldığı masalardan birkaç görüntü ... Bütün hanımlar çok güzellerrr :)))








Çok keyifli bir gündü, hepinizi seviyorummm .... Hatalarımız olduysa affola... Yakında yeni buluşmalarda görüşmek üzereee ... Afiyetle ve mutlulukla ... 




















20 Şubat 2015 Cuma

ŞEHRİYELİ ISPANAK ÇORBASI



Antalya bile bu kadar soğuksa çorba zamanıdır. Benim çorbayla pek aram yok ama eşim pek sever her türlüsünü. Klasik çeşitlerin dışına çıkıp biraz değişik birşeyler olsun derseniz buyrun tarife ... 





MALZEMELER

  • 8-10 dal ıspanak - sadece yapraklarını kullandım ben -
  • 2 dişi iri sarımsak
  • 1 kaşık tereyağ
  • 3 kaşık tel şehriye
  • 3 bardak tavuk suyu
  • 2 bardak su
  • tuz 
  • karabiber


üzerine
  • 1 adet kuru soğan
  • 1 kaşık tereyağ
  • pul biber

HAZIRLANIŞI

Ispanak yapraklarını çok iyi yıkadıktan sonra saplarından ayıralım ve incecik doğrayalım. Tencereye tereyağ ve doğranmış sarımsakları alalım . Yağ ısınana kadar biraz çevirelim , sarımsaklar çok fazla kavrulmasın . Ispanakları ve tuzu da ilave edelim  , biraz daha çevirelim . Tavuk suyunu, suyu  ve karabiberi de ekleyelim , kaynayınca tel şehriyeleri de atalım , 10 dakika kadar arada karıştırarak pişirelim . Diğer bir tavada ince doğranmış soğan ve pıl biberi tereyağda kavuralım . Servis yaparken çorbanın üzerine kaşıkla serpelim . Afiyetle ...


18 Şubat 2015 Çarşamba

MANDALİNA REÇELİ



Bu aralar reçele takmış durumdayım ... İki tanecik meyveden bile bir kase de olsa reçel yapıyorum .. Bu mandalinacıkların tadını eşim pek sevmedi, ben de dedim reçel reçel reçellll  :)


MALZEMELER

  • 1 kg. mandalina
  • 750 gr. toz şeker
  • 1 tatlı kaşığı limon suyu



HAZIRLANIŞI

Mandalinaların kabuklarını soyalım , dilimlere ayıralım . Beyaz iplikli kısımları tamamiyle temizleyelim. Temizlenmiş mandalina dilimlerini şekerle birlikte tencereye alalım , hiç su koymadan orta ateşte pişirelim. Yaklaşık 15-20 dakikada kıvama gelecektir. Limon suyunu da ekleyip 2 dakika daha bekleyelim ve ocaktan alalım . Afiyetle ve mutlulukla ...




17 Şubat 2015 Salı

ISPANAKLI BÖREK





MALZEMELER

  • yarım kg. ıspanak
  • 1 iri kuru soğan
  • tuz karabiber
  • yarım  çay bardağı zeytinyağ

  • 3 yufka
  • yarım kutu (100 ml.) krema
  • 50 gr. margarin (Teremyağ kullanıyorum)
  • yarım su bardağı su

  • üzerine 1 yumurta sarısı



HAZIRLANIŞI

Ispanakların köklerini temizleyip iyice yıkayalım . İnce ince doğrayalım . Soğanı da minik küpler halinde doğrayıp, zeytinyağda kavuralım . ıspanakları da ekleyip harlı ateşte kavurmaya devam edelim . Su salarsa çekmesini bekleyelim , tuz ve karabiberi ekleyip ocaktan alalım. Margarini eritelim , krema ve su ile birleştirip çırpalım . Bir yufkayı tezgaha serip yağ-krema-su karışımından fırçayla sürelim. Yarım katlayıp kuru yerlere tekrar sürelim . Ispanaklı harcı üçe ayırıp bir kısmını yufkanın üzerine serpelim . Kol böreği gibi rulo saralım ve tepsiye yerleştirelim. Diğer iki yufkayı da aynı şekilde hazırlayıp yerleştirelim . Üzerine çırpılmış yumurta sarısı sürüp 190 derecede kızarana dek pişirelim . Afiyetle ve mutlulukla ... 


KADIN OLMAK




Dünyalar güzeli bir evlat vahşet kurbanı oldu. Anaların yüreği sızladı, babalar sessizce yumruklarını sıktı . Yaşıtı kızlar korkuyla titredi. Aslında çok çok yıllardır yaşadığımız, belki de varoluşumuzdan beri karşı karşıya olduğumuz ve çoğunlukla sustuğumuz, sakladığımız gerçekler patladı bir anda. Hemen her kadının başına gelmiş irili ufaklı bir sürü hikaye , anı döküldü dillerden . İnsanlık değil dendi, canilik bu dendi. Söylendi de söylendi. Gerçekte insanlık ilk defa bir babanın öz kızına tecavüz ettiğinde bitmişti. 

Maalesef eminim ki şu anda bile kimbilir kaç kadın tecavüze uğruyor, istemediği, karşı koyduğu birçok şey için zorlanıyor, dövülüyor, sövülüyor. Ve kadın öldürülüyor. 

Yaşam tarzı , giyimi , kuşamı , yüzü , gözü her ne şekilde olursa olsun sadece kadın olduğu için cinsel obje olarak görülüyor. Sokakta rahatça yürüyemiyor, toplu taşım araçlarında huzurlu olamıyor. Her an bir tacize maruz kalma durumu yaşayabiliyor. 

Ortada bir suç durumu varsa , hep önce kadında işaretler aranıyor, efendim işte beyaz pantalon giymişti de , efendim işte askılı bluzla geziniyordu da ... rujuymuş, gözüymüş, kaşıymış.... Falanlar filanlar yani... Tüm bunlar tahrik unsurlarıymış. Nasıl bir hormon sistemiyse, nasıl bir güçsüzlükse ... Nasıl bir beyinsizlik, nasıl bir kontrolsüzlük... Çok anlamıyorum ama çok acıyorum bazılarına .. Benim saçımın telinden tahrik oluyorsan bana ne kardeşimmm , senin sorunun ....

Şimdi bunu okuyan güzel hanımlar soruyorum size ; siz hiç sokakta yürürken çok yakışıklı bir erkeğe gözünüz ayırmadan baktınız mı? Defalarca dönüp dönüp ağzınızdan güzel (!) kelimeler döküldü mü ? Otobüste, kalabalıkta yanınızdaki (yakışıklı veya değil) beyefendiye dokunma isteği duydunuz mu ? Ya da dokundunuz mu ? Kaç saniye dokunabildiniz ki ? Siz hiç gerçekte tanımadığınız bir erkeğe gizli numarayla telefon edip de nefes alış-verişinizi dinlettiniz mi ? Bindiğiniz dolmuşta en sona tek başınıza kaldığınızda şoför koltuğunda oturan delikanlıya aynadan bakışlar fıtlattınız mı ? Daha ileri bişeyler yapmış olmayı düşünemiyorum bile. Ben bunları yapmadım hiç. Hani belki pek yakışıklı biriyse şöyle bir bakmışımdır, sevap kazanma adına hani :)

En çok da bizim toplumumuzda doğduğu andan itibaren cinsiyet ayrımı var çoğunlukla.. Erkek daha bir bekleyen , dişi daha bir veren olarak yetiştiriliyor. Erkek sınırsız, dişi hep sınırlı ... Erkek güçlü, dişi narin. Erkek babasını örnek alıyor , dişi anasını ... Başka bir seçenek bilmiyor. Çünkü öğretilmiyor, çünkü eğitilmiyor. Babasının dayak attığını gören erkek çocuk sanıyor ki kadın dövülür... Ana kızını namusunu koruması için direktiflerle büyütüyor, erkeklere karşı hep koruması gerekiyor kendini.. Temiz kalmalı , kocasına saklamalı kendini. Çünkü erkek için iki kadın tipi var .. Eğlenilecek kadın , evlenilecek kadın .. Erkek evlada evlenilecek kadını bulması öğütlenirken eğlenilecek kadın yaratma denmiyor. Kadınları incitme, onlara istekleri dışında dokunma denmiyor. Hep aynı sonuç.. kadının namusu, erkeğin elinin kiri.. 

Bizler hep korkularla , yasaklamalarla büyütüldük. Hem kendimizi korumalıydık, hem namusa laf getirmemeliydik. Şans eseri iyi bir adama düşersek , iyi evlilikler yapabildik. İyi adamlara düşmesek bile bunları dile getiremedik. yaşanan herşey o çatı altında kalmalıydı çünkü. Ya dövüldük , sokağa atıldık . ya da öldürüldük. Dayanılmaz durumlara gelindiğinde ise herşeyden vazgeçip kaçmaya çalıştık ...  Kaderimizle başbaşa bırakıldık . Sebep kadın olmamız. Sebep elimiz ekmek tutsa bile bu toplumun hükümlerine  göre bir erkek pararlelinde yaşamak zorunda olmak. Evinde kocasından, babasından erkek kardeşinden bir şekilde taciz görüp de bunu açıklayamayan öyle çok kadın var ki. Bunların çoğu da yüksek tahsilli , sözüm ona eğitimli ... 

Binlerce şükür olsun ki aile çatısının altında böyle şeyler yaşamadım . Rahmetli anneciğimin sağlığında hep kısıtlandım doğru ancak çocuğum olduktan sonra çok iyi anladım ki , annemin kısıtlamaları da beni bu toplumun çirkin mahluklarından korumak içinmiş. Evliliğimde ise bir dirhem taciz yaşamadım . Eşim dünyanın en hoşgörülü, en sakin insanı sanki. Her ilişkide olduğu gibi evlilikte de herşey karşılıklı , ben eşimin sınnırlarını hep bildim , hep saygı gösterdim , o da beni incitecek bir durum hiç yaratmadı çok şükür. Evet benim de bir erkek evladım var ... Onu özgüvenli, saygılı ve adaletli yetiştirmeye çalıştım.. En büyük örnek babamız oldu ona. Babası bana nasıl davranıyorsa o da sevdiğine öyle güzel bakıyor artık. O da evlatlarına insanlığın birinci kuralının bir diğer canlıyı incitmemek olduğunu öğretecek.. 

Anneler ne yaparlarsa toplum onu yapar yani. Anne öğrenirse diğerleri de öğrenir. Herşeyin sorumlusu eğitimsizlik yani. 

Diliyorum ki bunlar son olsun . Diliyorum ki kızlarımız çantalarında biber gazları , çakılar değil , çiçekler , kitaplar taşısınlar.. Diliyorum ki vicdan sahibi, aklı-selim bireyler yetiştirebilelim ... Ve diliyorum ki kadın-erkek hakları eşitliği var olsun ... 



photographed by Servan TURAN
www.servanturan.com

16 Şubat 2015 Pazartesi

İSLİM KEBABI




MALZEMELER

  • 4 adet uzun patlıcan
  • 1-2 domates
  • 1 kaşık domates salça
  • kızartmak için sıvı yağ


Köftesi için 
  • 200 gr kıyma
  • 1 küçük soğan
  • 1 diş sarımsak
  • maydanoz
  • tuz 
  • karabiber
  • kimyon
  • 1 kaşık galeta unu

HAZIRLANIŞI

Patlıcanları boyuna ince uzun dilimler halinde doğrayıp bir süre tuzlu suda bekletelim , daha sonra süzgeçe alıp kurutalım . Sıvıyağda kızartalım , havlu kağıt üzerine alıp fazla yağı alalım . Köfte malzemelerini yoğurup ceviz büyüklüğünde toplar yapalım , az yağda çevirerek kızartalım . Patlıcan dilimlerini artı şeklinde yayıp, ortalarına birer köfte koyalım ve katlayalım , üzerine bir dilim domatesi kürdanla tutturalım . Fırın kabını biraz yağlayıp, hazırladığımız patlıcan kebapları dizelim . Üzerine 1 kaşık salçayı bir bardak kadar su ile inceltip gezdirelim. 200 derece fırında pişirelim . Afiyetle.. 




15 Şubat 2015 Pazar

CANIM , AĞZIMIN TADI , GÖZBEBEĞİM ... İYİ Kİ DOĞDUN ..






Tam 23 yıl önce ... Hayatıma bu kadar anlam katabileceğini bilemezdim . 

Hani gençler diyorlar ya "anne olmaya hazır değilim..." . Anne olmanın ne olduğunu anne olmadan bilemezsiniz ki . Bu hazırlık yapılabilinecek bişey değil, olmadan öğrenilecek bişey değil. Kitaplar, yayınlar bilmem neler nelerrr ... Hiçbiri o ensendeki kokuyu içime çektiğim kadar gerçek değil. Hiçbiri o nedensiz ağlayışlarında çaresiz kalışım kadar gerçek değil. Ve hiçbiri her ne şekilde olursa olsun , kaybetme korkusunun gücü kadar gerçek değil. 

Herşey bir yana , her adımında , her kilometre taşında , her başarında yaşattığın gurur kesinlikle ve kesinlikle paha biçilemez. Aslında böyle seçkin, başarılı ve adaletli bir insan olmasan da seninle gurur duyardım , yine böyle bayılırdım sana. 

Ben her insanın dünyaya gelişinde bir amaç olduğuna inanırım . Yani hiç birşey tesadüf değil. Ben bu dünyaya senin annen olmak için gelmişim . Benim dünyaya geliş amacım, görevim kesinlikle seni var etmekmiş bence . Sanki bu hayatta yaptığım en anlamlı , en güzel şey , belki de tek başarım sensin. 

İyi ki doğmuşsun bebeğim ; iyi ki bizim canımız olmuşsun . Bana , babacığına, sevdiğine , ailelerimize ve bu dünyaya kattığın tüm güzellikler yıllar geçtikçe artacak , biliyorum . Dilerim kalbinden geçenler gerçekleşsin . Dilerim değerini bildiğin, değerini bilen sevgiler olsun yanında. Dilerim merhametini ve sağduyunu hiç kaybetmezsin. 

Her gece ettiğim duadaki gibi : Allahım seni hastalıklardan , kötülüklerden , kötü yollardan , kötü insanlardan , nazar eden gözlerden korusun . Geri kalan herşeyle sen başedebilirsin zaten .. 


Mutlu yaşların olsun bebeğim , Seni Seviyorum ..... 




AYVA REÇELİ



Hani büyüklerimizin lugatında  "ayva pişmişi" diye bir renk vardır.. İşte tam da bundan bahsediyorlar olsa gerek. Nasıl güzeldir , nasıl iştah açıcıdır :))





MALZEMELER

  • 1 kg. ayva
  • 750 gr. toz şeker
  • 1 bardak su
  • yarım limon suyu





HAZIRLANIŞI

Ayvaların kabuklarını soyalım , çekirdek kısmını ayıklayalım . Çekirdeklerini küçük bir tülbente alıp minik bir bohça yapalım . Küp küp doğradığımız ayvaları, tülbent içindeki ayva çekirdeklerini ve  1 bardak suyu ile tencereye alıp, 10 dakika kadar haşlayalım . Ayvalar hafif yumuşayınca tülbenti içinden alıp şekeri ekleyelim ve orta ateşte pişirelim . yaklaşık yarım saat sonra pişmiş olacaktır. Şerbetin koyuluğunu kontrol edip , kıvama geldiyse limon suyunu da sıkalım ve 2 dakika sonra reçelimizi ocaktan alalım . Bizim evde çok fazla tatlı reçel sevilmiyor, bu nedenle şeker miktarını az tutuyorum, siz daha tatlı seviyorsanız biraz daha arttırabilirsiniz. Afiyetle ve sevgiyle. 





13 Şubat 2015 Cuma

SEVGİLİLER GÜNÜ MİNİ PASTASI



Aslında düşündüğüm bu değildi. Gözümde oluşanları ya beceremedim , ya benzerini yapanlar oldu .. ya da sonradan sevmediklerim oldu . En sonunda ortaya daha sıradan ama daha samimi bu minik kekler çıktı, tıpkı kalplerde olmasını dilediğim sevgiler gibi ... Neyse sevgiyle kalın cümleten ...  :)





MALZEMELER

Keki için ;
  • 2 yumurta 
  • yarım çay bardağı toz şeker
  • 1 çay bardağı un
  • 1 tepeleme dolu kaşık kakao
  • yarım paket kabartma tozu
  • yarım paket vanilya
  • 1 kaşık sıcak su
  • 1 kaşık zeytinyağ
  • az limon kabuğu rendesi


Meyve pelteleri için ;

  • 1 su bardağı vişne suyu
  • 1 su bardağı portakal suyu
  • 2 tepeleme dolu kaşık nişasta
  • 1 su bardağı şeker



  • 1 adet muz
  • çeşitli şekerlemeler
  • erimiş bitter çikolata


HAZIRLANIŞI

Öncelikle kekimizi yapalım . Kuru malzemeleri bir kapta eleyerek birleştirelim. Ayrı bir kapta yumurta, sıcak su  ve şekeri 5 dakika kadar mikserle çırpalım . Zeytinyağ , limon kabuğu rendesini ekleyelim . Çırpmaya devam ederken kuru malzemeleri azar azar ekleyelim . Kare bir Fırın kabına yağlı kağıt serip karışımımızı dökelim . İnce bir pandispanya olsun istedim . Onun için malzemeler az az.. Siz kalın bir pasta yapmak isterseniz ölçüyü iki katına çıkarın. 160 derece fırında kürdan temiz çıkana dek pişirelim. Kekimizi soğumaya bırakalım . ( Eğer fazla zamanınız yoksa hazır pastaban keklerden de faydalanabilirsiniz . ) Portakal suyuna 1 kaşık nişasta ve yarım bardak şeker ekleyip pişirelim . Aynı işlemi vişne suyuyla da yapalım . İki pelteyi de 1 cm kalınlığında olacak şekilde ayrı kaplara dökelim ve soğutalım . Küçük bir kalp kalıpla önce kekten parçalar alalım , servis tabağına yerleştirelim . Üzerlerine peltelerden yine kalıpla parçalar kesip yerleştirelim . Ben bazılarına muzu da ince dilimler halinde kesip kalp şekiller çıkardım , koydum . En üstlerine bitter çikolatayı benmari eritip çizgiler halinde dökelim . İstediğiniz şekerlemelerle süsleyelim . Afiyetle ve mutlulukla ... Sevginiz daim olsun ...







SEVGİNİZ DAİM OLSUN - VALENTINE'S DAY



Öyle tek güne sığmayan sevgiler olsun kalbimizde. Öyle vıcık vıcık olmasın aşklar... Herkes aşkım demesin herkese. Hem öyle aşkım diye sayıklayıp da bitip gitmesin güzellikler. İşte öyle birşey olsun , Nazım ustanın dediği gibi olsun ... 

"Seviyorum seni , ekmeği tuza banıp yer gibi ...
 Geceleri ateşler içinde uyanarak , ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi ..... "

Kalbinde saygısını , sevgisini yitirmeyenlere ... Sevgililer gününüz kutlu olsun.... 


Kocammmmm seviyorum seni .... 







12 Şubat 2015 Perşembe

ÖYLE ÇOK SEVDİĞİM VAR Kİ



ÖYLE ÇOK SEVDİĞİM VAR Kİ .... 




Öyle çok sevdiğim var ki...
Çocukların gözlerini sevdim... İçimde huzuru, mutluluğu yaşattığı için...
Dinmeyecek sanılan fırtınaları sevdim... Yaşamın her döneminde, savaşmam gerektiğini öğrettiği için...
Başarısızlıkları sevdim... Başarıya giden yolu gösterdikleri için...
Geceleri sevdim... Tüm günümü nasıl geçirdiğimi değerlendirme olanağı verdiği için...
İnsanların sorunlarını dinlemeyi sevdim... Yaşamın gerçeklerini görüp, daha olgun insan olacağımı bildiğim için...
Duyulan eksiklikleri sevdim... Her şeye sahip olmanın, insanı ne kadar mutsuz ettiğini bildiğim için...
Sabahın erken saatlerinde çalan çalar saatimin sesini sevdim... Bana bugün de yaşama olanağı verildiğini gördüğüm için...
Buzlu yollarda yürümeyi sevdim... Yaşamda da atılan yanlış bir adımın, insana ne denli acı vereceğini anımsattığı için...
Uzaklıkları sevdim... Özlemlerin duyguları pekiştirdiğini bildiğim için...
Yaşamın renklerini sevdim... Yaşanılan tüm duyguları tablolara döktüğü için...
Bir şeylere inanmanın mutluluğunu sevdim... Kendimi iyi duyumsadığımda, yanımda olacak insanların varlığını bildiğim için...
Her ne olursa olsun bir şeyin bittiği için üzülmek yerine yaşandığı için sevinmeyi sevdim... Üzüntülere liman olursak, mutluluğun başka yerlere demir atacağını bildiğim için...
Sevmekten ve sevilmekten korkmayan insanları sevdim... Sevme ve sevilmenin yapaylıktan değil, doğallıktan geldiğini bildikleri için...
Arkadaşlarımla geçirdiğim zamanları sevdim... İçten bir sohbetin, tüm ağrılara iyi geldiğini bildiğim için...
Ve sevdiklerimin ellerini tutmayı sevdim... Avcumun içine bıraktığım yüreğime dokundukları için...


(Alıntıdır.)

photographed by Servan TURAN
www.servanturan.com

8 Şubat 2015 Pazar

TAVUKLU BİBERLİ TEL ŞEHRİYE PİLAVI



İki gündür gözümle beynim arkadaş olmuş, bana tuzak kuruyorlar. Beynimden bişeyler geçiyor , gözümde canlanıyor. Malum hergün düşünürüz ne pişirsek diye, yine böyle durumdayken gözümün önünde böyle bir tabak oluşuverdi. Uydurdum ki ne uydurdum , ama sonuççç .... Daha önce niye böyle uydurmamışım ... Nefis oldu nefisss.... Haydi kolları sıvayalımm ... Doğru mutfağa ...





MALZEMELER

  • 1 adet haşlanmış tavuk göğsü
  • 1,5 su bardağı tel şehriye
  • 2 su bardağı tavuk suyu
  • 1 büyük kuru soğan
  • 1 küçük kuru soğan
  • yarımşar renkli dolmalık biberler ( kırmızı , sarı, yeşil )
  • zeytinyağ
  • tuz
  • karabiber
  • pul biber
  • başka istediğiniz baharatlardan da ekleyebilirsiniz
  • süslemek için bir küçük domates
  • maydanoz


HAZIRLANIŞI

Öncelikle tencereye tavuk göğsünü , birkaç parçaya bölünmüş küçük soğanı , biraz tuzu ve 3-4 bardak suyu koyalım . Yenilecek kıvama gelene dek haşlansın. Başka bir tencerede 3-4 kaşık zeytinyağ ile birlikte tel şehriyeyi koyup altın rengi olana dek kavuralım . Üzerine tavuk haşladığımız sudan 2 bardak ilave edelim , Biraz tuz da gerekebilir. Ocağın altını kısıp pilav gibi pişirelim . Bu sırada bir tavaya 2 kaşık zeytinyağ dökelim ve ay şeklinde doğradığımız biberleri biraz tuz ve baharat katkısıyla soteleyelim. 1-2 dakika sonra iri halkalar halinde kestiğimiz büyük bir kuru soğanı da ekleyelim . Nazikçe karıştırarak yada tavayı sallayarak çevirelim . Biberler ve soğanlar kızardıktan sonra bir tabağa alalım ve aynı tavaya parmak boyunda kestiğimiz haşlanmış tavuk etlerini alalım . Biraz daha zeytinyağ gezdirebilirsiniz. Tavuğa da ayrıca tuz ve baharat ekleyelim . Tavuklar kızarmaya yakın dilimlediğimiz domatesleri de içine atalım , 2 dakika daha çevirdikten sonra ocağın altını kapatalım . Şehriye pilavını biraz havalandırarak karıştıralım ve içine soğan-biber karışımını ekleyelim . servis tabağına alıp üzerine tavuk ve domatesleri de dizelim . Maydanozla süsleyelim . 



FERAH KAHVELERİMİZ OLSUN




Birtanemiz oğlumuz İstanbul'a yerleştiğinden beri , biz kaldık edi-büdü ... Öyle olunca da herşey iki kişilik keyif, biraz eksik ama birtanem mutluysa biz zaten mutluyuz... 




PAZARINIZ MUTLU MUTLU GEÇSİN



Biz edi-büdü kahvaltımızı yaptık ... Size de afiyetler olsun ... Güzel , güneşli pazarlar olsun ... 



7 Şubat 2015 Cumartesi

ELMALI KEK - TAM BUĞDAY UNLU




Buzdolabında bi dolu elmayla gözgöze geldiğimde bir düşünme , bir görüntü şeridi , bir şekil canlandı.. Biraz mayhoş bişey olmalı, ama hafif karamel tatmalı, çok fazla değil öyle, yanık yanık olmamalı.. Sonra kalın olmamalı, narince, incecik.. Tart mı , kek mi ? Bu kararı vermek  sadece 10 saniye sürdü. Tabii ki kek.. Hatta beyaz değil tam buğday unlu kek olmalı... İşlem tamam ... Düşünmek ortaya çıkarmanın %75 i bence... 
Hemen not düşmek isterim .. Ben 4 elmayla yaptım ama eğer denerseniz siz 5-6 elma kullanın , çok daha güzel olacağına eminimm... 




MALZEMELER

Elma katmanı için :
  • 4 elma
  • yarım su bardağı toz şeker
  • yarım portakal suyu


Kek için :
  • 1 yumurta
  • yarım su bardağı toz şeker
  • yarım su bardağı süt
  • çeyrek su bardağı zeytinyağ
  • 2 kaşık nişasta
  • portakal kabuğu rendesi
  • yarım paket kabartma tozu
  • yarım paket vanilya
  • aldığı kadar tam buğday unu



 


HAZIRLANIŞI

Elmaları soyalım, çekirdek kısımlarını temizleyelim. İnce dilimler halinde doğrayalım . Teflon tavaya yarım bardak şekeri koyup orta ateşe alalım . Hiç karıştırmadan şekerin eriyip hafif karamel olmasını bekleyelim , kısık ateşte olursa yakmadan elde edebiliriz. Rengi hafif değişmeye başlayınca portakal suyunu ve elma dilimlerini tavaya dökelim . Yavaş yavaş karıştırarak, elmalar biraz yumuşayana dek pişirelim . Zaten bu sürede suyunu da çekecektir.  Kelepçeli kalıbın altına pişirme kağıdını yerleştirelim . Kenarlarını yağlayalım ..Elma dilimlerini kağıdın üzerine döşeyelim . Diğer tarafta Yumurta ve şekeri çırpıp sırasıyla diğer malzemeleri ekleyelim . Kek kıvamı aldığında kalıptaki elmaların üzerine dökelim . 170 derecede önceden ısıtılmış fırında pişirelim . Çok ince bir kek olacağı için çabuk pişecektir. Üzeri kızarınca fırından alalım ve soğutalım . Servis yapacağımız tabağa ters çevirerek dikkatlice çıkaralım . Üzerine arzu ederseniz biraz tarçın ve pudra şekeri serpebilirsiniz. Afiyetle ve mutlulukla ...