Pages - Menu

29 Mart 2016 Salı

ISPANAK MÜCVERİ




Tamamen doğaçlama hazırlayın bu tarifi, ve tadına doyamayacağınız bir mücver çıkarın sofranıza. Hem mısır unuyla hazırlandığı için çok daha lezzetli ve hafif olacak. Ben içine kattıklarımı söyleyeyim, siz de deneyin , çok beğeneceksiniz eminimm :)

1 tutam ıspanağı iyice yıkayıp ince ince doğrayalım. Büyükçe bir kaseye alalım. 2 yumurtayı , 3-4 kaşık mısır ununu ekleyelim. biraz kaşar peyniri rendeleyelim, beyaz peynir de olabilir. biraz yeşil soğan , maydanoz ve dereotunu da incecik kıyıp kaseye ekleyelim. Tuz, karabiber ve pul biber de kattık mı malzeme tamamdır. güzelde karıştırıp kızmış zeytinyağına kaşıkla dökerek kızartalım. Çok fazla yağ koymanıza gerek yok, hemen hemen hiç yağ çekmiyor. Yine de kızardıktan sonra isterseniz havlu kağıtta biraz bekletip fazla yağından kurtulabilirsiniz ... Sarımsaklı yoğurtla ılık servis yapalım. Afiyetle...

28 Mart 2016 Pazartesi

KESTANELİ ÇİKOLATA GANAJLI PASTA




İnstagramda #majachocolat sayfasına bayılıyorummmm .. Fotoğraflar mükemmel... Bu sayfada gördüğüm bir pastanın şeklini yapmak istedim. Pastacılık kursunda çikolata ganajlı pastalar konusu geldiğinde ben de bunu deneyeyim dedim. Kaplama bir ganaj yapmadım ama arası tamamiyle bitter ganaj ve kestane şekerli :))) Doğru pandispanyayı tutturmak için bir mutfak tartısına ihtiyacımız olacak. Piyasada 20 liradan başlayan fiyatlarla bulunuyor. Eğer yoksa en kısa zamanda edinmenizi öneririm. Benim kullandığım kalıp 28 cm çapında kelepçeli olanlardan. Pandispanyanın yüksekliği çok fazla olmadı, daha dar bir kalıpla daha yüksek kek elde edebilirsiniz.

Malzemeler :

Pandispanya için,

( kullanacağınız her yumurta için 25 gr. şeker, 30 gr. un ekliyoruz. Eğer kakaolu kek yapacaksak kakao miktarı kadar unu azaltıyoruz. )

6 yumurta
150 gr şeker
180 gr un-kakao karışımı
1 çay kaşığı kabartma tozu
1 çay kaşığı vanilya

Ara ganaj için,
200 ml. krema
200 gr. bitter kuvertür çikolata

1 kase kestane şekeri (şerbetli)

Üst süsleme için,
1 poşet sade krem şanti
yarım su bardağı soğuk süt
mor gıda boyası




Hazırlanışı :

Önce ganajı ve krem şantiyi hazırlayalım ki kek pişene dek iyice soğusunlar. Kremayı bir tavaya alıp ısıtalım, kaynama noktasına gelince ocaktan alalım ve küçük parçalara doğradığımız kuvertür çikolatayı ekleyip karıştıralım. Pürüzsüz bir kıvam alınca 2-3 kaşığı en üste sürmek için ayırıp oda sıcaklığında bekletelim. Kalan ganajı buzdolabına kaldıralım ve arada karıştıralım. Soğuk süt ve bir poşet krem şantiyi 4-5 dakika mikserle çırpalım, gıda boyasını kürdanın ucuyla ekleyelim. İstediğiniz renge ulaşıncaya kadar çırpalım. Yıldız uç taktığımız sıkma torbasına doldurup buzdolabında bekletelim. Kelepçeli kalıbın altına yağlı kağıt yerleştirelim. Yumurta ve şekeri iyice beyazlaşana dek uzun uzun mikserle çırpalım. Un, kakao, kabartma tozu ve vanilyayı eleyerek yavaş yavaş ekleyelim ve aşağıdan yukarı doğru tahta bir kaşıkla karışıma yedirelim. çok da fazla çırpmayalım ki karışım sönmesin. Pandispanya karışımını kalıba alıp 160 derece fırında kürdan temiz çıkana dek yaklaşık 30-35 dakika pişirelim, yarım saatten önce fırının kapağını açmayalım. Pişen keki kalıptan çıkarıp ızgara teline alalım ve soğumasını bekleyelim. İyice soğuyunca ikiye keselim ve ve her iki kek parçasını da kestane şekerinin şerbetiyle biraz ıslatalım. Bir kat kekin üzerine buzdolabında soğuyan ganajı sürelim , kestane şekerlerini yerleştirelim. İkinci kek katmanını da yerleştirelim, Oda sıcaklığında duran ganajı hafifçe üstüne sürelim. 10-15 dakika buzdolabında beklettikten sonra mor krem şantiyi istediğimiz şekilde sıkıp pastamızı süsleyelim. Afiyetle .... 









17 Mart 2016 Perşembe

60'LI YILLARDA DOĞANLAR BURADA MISINIZ ?






Tam anlamıyla "neydik , ne olduk" hikayesi var parmak uçlarımda. Son yıllarda çevremde olup biteni bazen ağzım açık, bazen gözüm yaşlı izliyorum. Kimi zaman umutluyum gelecekten, kimi zaman da fazlasıyla endişeli. Kendi geleceğimden değil bahsettiğim , gelecek nesillerdeki yaşam şekillerinden. Sanırım bizim yaşadıklarımızı hiçbir yaş aralığı yaşamadı ve yaşayamayacak. 

Düşünsenize biraz.  Mesela, ilk televizyonunuzun evinize gelişini hatırlıyor musunuz ? Eminim 60'lı yıllarda doğanların en şaşkınlıkla , en büyük sevinçlerle yaşadığı bir gündü. Ben asla unutamam , o muhteşem cihazın evin en önemli köşesine kuruluşunu. O güne kadar tek eğlence radyo iken, akşamları Radyo Tiyatrosu , her sabah da Arkası Yarın dizilerini dinlerken birdenbire televizyon diye bir şey girdi hayatımıza, yıllarca nasıl çalıştığını bir türlü çözemediğim :)) 

Sonra rahmetli anneciğimin titizlikle koruduğu, çizilmesin diye gözü gibi baktığı 45 lik plaklar. Ve tabii bunları dinleyebilmek için bi muhteşem cihaz daha, pikap. O yılların en değerlisi , bir çoğunun üzerinde annemin el yazısıyla tarih bulunan Zeki Müren serisi 45 likleri, eğer değerini bilebilirlerse torunlarıma devredilmek üzere saklamaktayım. Ne güzel şarkılardı onlar.. Gözü kör olasıca şarkılar... Şimdi cover sıfatıyla yeniden gündeme gelse de bazıları, hiç o tat yok bence... 

Bir de teypler, kendi seslerimizi kayıt edebildiğimiz makaralı teypler.. Ailemdeki tüm büyüklerimin ses kayıtları durur evde bir yerde ama maalesef dinleyebilecek bir teybim yok. Haaa bir de hayranlıkla izlediğim guguklu saatlerimiz :))) Daktilo gibi facit hesap makinaları gibi güzel sesler çıkaran aletlerrr ...

Ahhh o sinemalar, frigo-buz satan küçük çocuklar, cızırtılı film makinaları ... Her pazar sinemaya gitme lüksüne sahip bir çocukluğum oldu çok şükür. 

Bilgisayar dünyasına üniversitedeki punch kartlarla giriş yapıp takip eden yıllarda Windows adını ilk kez gördüğüm kocaman , kalın bir kitap kapağı ile çağ atlayan ben ve akranlarım, şimdi aklımız sıra gençlerle yarışıp Iphone telefonlarımızı okşuyoruz. :))) 

En büyük mucize (o zamana göre) Commodore 64 girdi hayatımıza, bilgisayar bu dediler.. Sadece oyun oynamasını öğrendik, Rahmetli abiciğimle , sabahlara kadar uyumaz, bir nehirde gemimizi kıyılara çarpmadan kaç köprü geçeceğimizin heyecanını yaşardık, günlerce sabahlara kadar hem de... 

Müzik dinleme ve bir şeyler izleme keyiflerimiz bunlardan ibaretti. Biz Zeki Müren nameleriyle, Ayhan Işık filmleriyle büyüdük. Büyümesek daha mı iyiydi bilemiyorum. 

Terzi bir annenin çocuğuydum ben.. Konuyla ilgili çok fazla kelime bilirdim... Ama yıllardır döpiyes veya tayyör lafı duyamaz oldum, grogren kurdele, piyedepul desen.... Şimdi gençlerimize söylesek , nece konuşuyorsun derler herhalde.... 

Sonra akrabalarımız, komşularımız ve arkadaşlarımız. Manevi değerlerin en yücesini yaşadığımız yıllardan aklımda kalanlar, komşudan istenen bir fincan şekerler, annelerimizin öğleden sonra kahvelerinde buluştukları genç kızlık arkadaşları, onların sözüm ona bize duyurmadan yaptıkları sohbetler, kapı aralığından sessizce dinleyişlerimiz. 

Et-Balık kuyrukları en sevdiğim ama . Mahalle arkadaşlarımızla saatlerce bekleyip de güle oynaya kıymalarımızı kaptığımız gibi eve koşturmacalarımız. 

Neyseee yıllar yıllar geçip gitti, şu an nelere sahibiz bir düşünün.. Uzay 1999 dizisinde hayretle izlediğimiz yaklaşınca açılan kapılar devrini bile çoktannn aştık. Oysa ne ulaşılmaz gibiydi değil mi ? O güzelim radyolardan , her şeye ama her şeye bir dokunmayla ulaşabildiğimiz mucize telefonlara geçtik. Bir ışınlanmak kaldı sanırım o filmlerde olup da henüz yaşayamadığımız. Tam da şu an nerelere ışınlanmak isterdim bi bilsenizzz .... Güzel ülkelere, muhteşem manzaralara değil de sadece ve sadece dostlarımın yanına... Bu kadar büyük değişimler yaşayıp da hızla yitirdiğimiz kavramlara, dostluğa , arkadaşlığa, komşuluğa ışınlanmak isterdim. 

Diyorum ya bizim nesil pek fazla değişim gördü, herhalde bundan daha farklı bir değişim yaşayacak bir nesil de olmayacak.  Elbet teknolojinin hızına yetişmeye çalışmakla geçecek ömürler. ama bahsettiğim değişim sadece. tam da neydi ne oldu durumu.. 

Biz zamanın hızına yetişmeye çalışıyoruz durmadan.. her an yeni bişey , yeni , yeni , hep yeni.... Peki yeni manevi kavramlar var mı ? Hiç yeni bir erdem yaratılmadığı gibi eski güzel duyguların da kaybolduğunu gören bir nesiliz biz. Vefa, nezaket, edep, mütevazilik, dürüstlük, hatır, vicdan  gibi kavramların yerini maalesef ne beter kelimeler aldı. Aklımdan bile geçirmek istemiyorum.. Neyse biz bildiğimiz doğrulardan giderizz.. evlatlarımıza doğrularımızın onda birini aşılayabildiysek ne mutlu... 

İşte sadece diyeceğim, herşey yenilendiği gibi insanlığımız da yenilense keşke. Sadece insanca yaşayabilsek .... Sevgiyle ve huzurla dolu yaşayın .... 




Bir yerimiz varsa bu dünyada,
Her şey insanca olmalı...
Sevmek de...
Yaşamak da...
Ölmek de...
Edip Cansever